**** Hep poker hep poker. Bi bölümde de king oynasın Bond ****
Konusu şöyle; ilk Bond hikayesi, yani Bond'un doğuşunu farklı bir yorumla izliyoruz tekrar. Terör örgütlerinin mali işlerine bakan Le Chiffre, yüklü bir miktarla kendince yatırım yapar ve batırır. Geri kazanabilmek için onbeş milyon dolarla on kişinin oynayacağı bir poker turnuvası düzenler. Onu ele geçirmek isteyen çiçeği burnunda ajan Bond ve asansörlere sığmayan egosu, para kaynağı yeni Bond kızı Vesper ile Karadağ'a gelir.
Ne anladım; Prag'da başlayıp arada Madagaskar, Bahamalar, Karadağ, Londra'yı falan dolaşıp Venedik'te nihayete eren zengin bir Bond öyküsü. İlk sahne siyah beyaz, burada meslek hayatının ikinci cinayetini işleyen elemanımızı Chris Cornell'in sesinden bu filmin tema müziği karşılıyor. Sonraki sahne zaten mükemmel. Bond bir zenci taşıyıcıyı kovalıyor inşaat tepelerinde ve sahne sanki X-Men'den çıkmış gibi, insanlık dışı çeviklik gösterisi. Daniel Craig rolüne cuk oturuyor, M rolünde Judi Dench bu kez daha çok görünüyor. Soğuk savaş hikayeleri bırakılmış, cep telefonlu sahneler var artık. Senarist Paul Haggis (Crash, Million Dollar Baby) öncekilerin dışında bir alanda çok başarılı iş çıkarmış gene. Sonlara doğru biraz düşüyor temposu. Finalden önce durulur ya Bond filmleri, bu kez neredeyse tamamen duruyor bitti sanıyoruz.
Aklımda kaldı; filmde birçok Bond klasiğinin çıkış noktalarını görüyoruz; meşhur içkisi Vesper, kendini tanıttığı repliği. Chiffre'nin Bond'a işkence sahnesi (cıscıbıl soyup koca halatla vurduğu, Bond'un da neşe saçtığı) Venedik'teki final sahnesi.
Sonuç; beklentileri fazlasıyla karşılıyor
16 şubat cuma gecesi merveyle evde izledik
http://www.imdb.com/title/tt0381061/
Arama
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
En iyi bond ölü bonddur da... Bu ölmüyor kardeşim...
Yorum Gönder