Arama

27 Şubat 2007 Salı

An Inconvenient Truth (2006)

***** http://www.climatecrisis.net *****

Konusu şöyle; Al Gore son seçimlerde oğul Bush'a karşı demokratların başkan adayıydı. Politik kimliğinin yanısıra Al Gore tüm dünyayı dolaşarak küresel ısınmanın etkileri ve buna karşı yapılabilecekler konusunda seminerler veriyor. Amacı Amerikan halkını ve dünyayı bu konuda bilinçlendirmek olan bu seminerlerden birini yan hikayelerle birlikte izliyoruz.

Ne anladım; bazı kısımlarında belgesel Al Gore için propaganda halini alsa da çok önemli şeylerden bahsediyor. Film sonuçta umut vermeye çalışsada bahsedilen rakamlara ve görüntülere bakılırsa hızla felakete sürükleniyoruz ve bütün bunları ikinci dünya savaşından bu yana 60 yıl gibi bir sürede becermemiz inanılmaz. En azından tüm galaksiyi etkileyecek gücümüz yok henüz ve muhtemelen bir elli yıl içerisinde dünya etrafına pek zarar veremeden cehenneme dönüşecek sonrasında ısınma soğuma ile kendi dengesini kuracak. Biz de insan olduğumuzdan utanmakla kalacağız.

Aklımda kaldı; güneşten gelen ışınımlar atmosfere girer, toprağa ulaşır, sonra bir kısmı yansıyarak geri dönermiş. Atmosferdeki co2 birikimi bununda bir kısmının geri dönmesini engellermiş, bu sayede de atmosferin ısısı belirli bir derecede kalabiliyormuş. Ama bu co2 miktarının aşırı artışı geri dönen miktarın azalmasına sebep oluyormuş ve dolayısıyla sıcaklıklar artıyormuş bu da küresel ısınma oluyormuş. Bunun Futurama'dan alınan bir animasyonla anlatıldığı kısım etkileyici. Buzullara ulaşmak için onlarca kilometre yüzen kutup ayılarının son zamanlarda yüzme mesafelerinin artmasından dolayı boğulma vakaları. Kurbağayı kaynar suya atarsan zıplar ve kaçar ama soğuk suya koyup yavaşça ısıtırsan öylece oturur, ta ki "kurtarana" kadar esprisi güzeldi. (Bunun aslı "pişene kadar"dır ama Al Gore insanlığın durumu hakkında o kadar karamsar olmadığını belirtmek için değiştirmiş. Zaten umutsuz olsa niye yapsın ki bu kadar semineri)

Sonuç; ölümcül hastalığa yakalanmış biri hakkındaki dramalara benziyor. Hastanın adı "Dünya", hastalığın adı "İnsan". Mutlaka izlenmeli

27 şubat salı gecesi evde izledik

http://www.imdb.com/title/tt0497116/

2 yorum:

Merve dedi ki...

Çok etkileyici bir belgeseldi.İnsanoğlu olarak biraz daha az hareket etmek,televizyonun karşısında yatmaya daha fazla zaman kazanmak için keşfettiğimiz şeylerle çevreye verdiğimiz zarar inanılmaz.Doğanın mükemmel ahengini öyle bir bozmuşuz ki helal olsun bize.Göçmen kuşların gelip yavruladığı dönemin ve tırtılların ortaya çıkma zamanının uyumunu bozmamız inanılmaz.Belki insanoğlu yok olsa diğer canlıların biraz nefes alması sağlanmış olur.Tam birer zarar makinasıyız.Ama gerekli önlemleri alırsa çok kısa bir zamanda 1970 şerin co2 oranına geri dönebileceğimiz gerçeğini gelişmiş ülkeler nasıl kabul edip önlem almaz anlayamıyorum.Çıldırmamak elde değil.

kilavuzkarga dedi ki...

Seçilmeye ramak kalmış bir başkan adayı bunları seçilemeyince mi anlatmaya başladı!... Seçilseydi Kioto'yu imzalar mıydı?... O kadar fabrikasını kapatır mıydı?...

Ben de bu filmde AL Gore'u, kızılderilileri katleden amerikan askerlerinden kurtaran kevin kostnır (kürtlerle dans) gibi ya da missipi börning filminde zencilere faşistçe yaklaşanlara dur diyen Cin Hekmın gibi algıladım... ABD sineması hep bunu yapıyor...

okyanuslarda Sıcak ve Soğuk su akışlarının duracağı varsayımı gerçekten korkunçtu...

Dünyadaki 650 bin yıllık CO2 oranlarını gösteren tabloyu arkadaşlar nasıl bir bilimsel yöntemle hesaplamışlar...

Biraz buna değinseler de bizim de dibimiz düşseydi ;)

Bi de bu tip seminerlere yakın insanların sevebilecei hayran kalabileceği bir belgesel tadında diye düşünüyorum...

Daha iyisi yapılabilir yapabilir yaptırabilir di Al Gore...