***** There's shit in the meat *****
Konusu şöyle; sınırı kaçak geçip yine kaçak işçi olarak çalışmaya Amerika'ya gelen, ülkesinde bir ayda kazandığı parayı saati 10 dolardan bir günde çıkartan (kill floor adı verilen hayvanların öldürüldüğü ve ilk kesimin yapıldığı bölümde temizlik yapmaktan otellerde çalışmaya kadar) Meksika'lı kadınlı erkekli fakirler,onları kelle başı 1000 dolara sınırdan geçiren insan tacirleri, para kazanmak için kasada duran ya da arkada burgerleri hazırlayan öğrenciler, yeni ürünler bulup halkın gözünü boyamakla görevli olan ama ürünlerinde hayvan dışkısı çıktığını öğrenince buna karşı tavır alan ama sonuçta yan çizen yöneticiler, ürünlerin tahlillerinin sorun yokmuş gibi çıkmasını sağlayan sağlık kurumları. Zincirin her kesiminden karakterler alarak ortak bir hikaye anlatan Richard Linklater.
Ne anladım; fast food devasa bir endüstri ve bunun etrafında yaşamını sürdürmeye çalışan ciddi bir kesim var. Filmde birkaç hikaye var ancak bunlar birbirlerinin etrafında dolaşsa ve aynı amaca hizmet etse de çok hikayeli filmlerde alıştığımız şekilde sonuçta tek bir yere bağlanmıyorlar. Her filminde değişik bir tür deneyen Linklater bu sefer her karakteri kendi hikayesi içinde değerlendiriyor ve aslında sonucu hepimizi etkileyen bu kısırdöngünün içinde nasıl herkesin bile bile lades diyip sessiz kaldığını anlatıyor. Evet hazır yiyecek sektörü bu şekilde çalışıyor ve herkesi bir anda öldürecek bir tehdit yok ama çitleri indirilince de kaçmayı akıl edemeyecek sığırlara dönüştüğümüz gerçeğini değiştirmiyor bu. Traffic havasında, Super Size Me'nin sularında yüzen ve daha gerçekçi doğrudan bir tehditi gösteriyor film.
Aklımda kaldı; finalde artık çaresiz kaldığı için ölüm katındaki işi alan kız ilk kez görürken biz de gerçek kıyım görüntülerini görüyoruz.
Sonuç; çok beğendim.
30 haziran ctesi sabahı evde izledim
http://www.imdb.com/title/tt0460792/
Arama
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder