Konusu şöyle; karısının iş arkadaşıyla yattığını bilen, sürekli iş yerinde baskı altında panik atak geçirip ilaçlarla sakinleşen, mutsuz muhasebeci Wesley Gibson (James McAvoy) aslında kökü yüzyıllara dayanan bir suikastçiler topluluğunun insan üstü yeteneklere sahip elemanlarından birinin oğludur. Fox (Jolie) tarafından hayatının kurtarılmasının ardından çetenin lideri tarafından Sloan (Freeman) kendilerine katılmasını teklif eder.
Ne anladım; Gündüz nöbeti ve gece nöbeti filmlerinin yaratıcısı rus yönetmen Timur Bekmambetov'un ilk Hollywood çalışması. Fragmanlarına bakınca Jolie ile McAvoy arasında geçen bir hikaye zannetmiştim ama film tamamen farklı çıktı. Öncelikle ilk matrix filminin en keyifli bölümünü oluşturan sıradan bir büro çalışanının bambaşka bir hayata davet edilmesi fantezisini burada yeniden ve neredeyse ilkini aşan bir lezzette yaşama fırsatı buluyoruz. Star Wars'un baba oğul durumu biraz da Terminator'dan aksiyon tatları ekleniyor. Bunca tanıdık öğeye rağmen Sloan'lı çete kendine göre özgünlükler de katınca keyifli bir film olmuş. Karakterin dönüşümünü izlediğimiz tekme tokatlı aydınlanma çalışmaları örneğin. Tamamına yakını CGI'la yaratılan sahnelerin teknik kalitesi son derece iyi.
Aklımda kaldı; Fox'un Wesley'i kayarak arabanın içine aldığı sahne. Falsolu kurşun atımı. İlk kurbanı sunrooftan öldürmek için yaptığı atraksiyon. Finalde izleyiciye dönüp söylediği başlığımdaki replik. Tren tepesinde suikast.
Sonuç; eğlenceli
26 ekim pazar günü izledik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder