Konusu şöyle; çetesinin diğer iki üyesi tarafından çölün ortasında ölüme terkedilen Cable Hogue (Jason Robards) hayatını kurtarmak için yürüdüğü yolda bir su kaynağı bulur. Bu toprağı satın alan ve at arabaları için bir şehirlerarası konaklama yeri haline getiren Hogue'un aklında sadece o iki adamın bir gün geleceği ve intikamını alacağı vardır.
Ne anladım; Sam Peckinpah'ın filmi motorlu arabaların ortaya çıkmaya başladığı dönemin hemen öncesinde geçen bir güzelleme. Erkek filmlerinin yönetmeni bu filminde şiddetin dozunu düşürüyor ve lirik bir anlatımı tercih ediyor. Kısa sürede bir rahip ve fahişe ile dostluk kuran Hogue karakteri Jason Robards'ın en baba rolü oluyor. Yavaş yavaş zamanın geçersiz hale getirdiği bu ilginç karakterin kurduğu bu yakınlıklarla din ve cinsellik bağlamında da zenginleşen hikaye son kısmında herkesin şaşkınlıkla karşıladığı otomobillerin ortaya çıkışıyla modernleşmeye bağlamında da yaşamını sorguluyor. Abartılı ve yapay bir film hissi vererek başlayan ancak sonlarına doğru daha derin anlamlara ulaşan, yönetmenin incelikli bir çalışması. Richard Gillis imzalı akustik parçalar, özellikle "Wait For Me Sunrise" ve "Butterfly Mornings" filme kişilik katıyor.
Aklımda kaldı; yılanları adamların bulunduğu çukura attığı sahne. İki dönümlük toprağı aldığı sahne.
Sonuç; güzel
14 mart cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder