Arama

16 Aralık 2007 Pazar

Hairspray (2007)

**** Meselesi olan bir müzikal ****

Konusu şöyle; dans tutkunu Tracy Turnblad hiç kaçırmadığı televizyon dans programının kadrosuna girme şansı bulur. Çevresinde yanlış gördüğü şeyleri de değiştirmeye çalışır.

Ne anladım; 1960'larda zencilerin beyazlarla beraber dans edemediği ve haftada bir gün özel programla televizyona çıkabildiği, dansçıların zayıflık ve güzelliğe göre belirlendiği bir dönemde hayli kilolu bir genç kızın önce kendisini yeteneğiyle bu programa kabul ettirmesi ardından tüm toplumun desteği ile formatı değiştirmesinin hikayesinin yeniden çevrimi. Filmin ağır topu Tracy'nin annesi rolündeki John Travolta. Başta çok acaip geliyor ama sonrasında alışılıyor. Geçen sene Dreamgirls'ün başrol oyuncusunun yakaladığı başarıyı bu sefer de Tracy rolündeki Nikki Blonsky yakalamış, sevimli ve başarılı. Çok hızlı başlayan film temposunu iyi ayarlıyor.

Aklımda kaldı; müzikler ve gösteriler genelde iyi. Girişteki Goodmorning Baltimore sekansı. Müebbet cezalı zenciler. Michelle Pfeiffer kötülüğün temsilcisi.

Sonuç; müzikal sevenlere

15 aralık ctesi izledik

http://www.imdb.com/title/tt0427327/

15 Aralık 2007 Cumartesi

License To Wed (2007)

** Robin Williams'dan bir dip daha **

Konusu şöyle; Ben Sadie'ye evlilik teklif eder. Kızın hayali evlerinin olduğu yerdeki kilisede evlenmektir. Orada evlenmeye izin verilmesinin şartı ise Rahip Frank'ın (Robin Williams) evlilik öncesi kursunu başarıyla bitirmektir.

Ne anladım; genellikle tv dizilerine (the office) iş yapan Ken Kwapis'ten televizyon kalitesinde bir film. Evlilik güllük gülistanlık bir hadise değildir, sorunlar da yaşanır diyip sonunda lafı "ama tek yol evliliktir"e getiriyor gene. Senaryo aşırı yavan, Robin Williams sahneye atılmış ama filmde bir fragmanı dolduracak bile ilgi çekici sahne yok. Örneğin Rahip'in Sadie'ye ilgisi varmış gibi bir ima yapılıyor ama hiç bir şey olmuyor. Et bebekler çok komik bir gag olacak diye bekliyoruz ondan da birşey çıkmıyor.

Aklımda kaldı; evlilik yemini yerine çizilen ve farklı şekillerde görünen ateş çemberinden geçen kamyon. Et bebekler.

Sonuç; olmamış bu kafayla da olması mümkün değil zaten

14 aralık gecesi izledim

http://www.imdb.com/title/tt0762114/

Rescue Dawn (2006)

*** Laos'ta kamp ***

Konusu şöyle; Teğmen Dieter Dengler (Christian Bale) 1965 yılında Vietnam savaşının öncesinde Laos'da ilk gizli görev uçuşuna çıktığında düşürülür ve esir düşer.

Ne anladım; Herzog'un ne yapmaya çalıştığını anlamadım öncelikle. Sonuçta elde gerçek bir öyküden uyarlanmış bir adamın esir düşmesi ve o süreçte yaşadıkları var. Sonuçta adamın anılarından yararlanıldığı biliniyorsa finalde kurtulduğunu da söylemenin bir sakıncası yok. Ama örneğin bu adamın bütün bu serüven sonunda birliğine geri dönüp hiç bir değişim göstermemesi ve tüm hikayenin insanın mücadelesine dönüşmesi hoşuma gitmedi. Oyunculuklar gayet özverili, üç oyuncu da (Steve Zahn ve Jeremy Davies'i de katıyorum) rolleri için gene ciddi kilo vermişler, Bale solucanları ve yılanları susuz götürüyor ama sonuçta anlatılan pek bir şey yok.

Aklımda kaldı; girişteki müzik eşliğinde köy bombalama sahnesi. Oyuncuların yukarıda da bahsettiğim performansları.

Sonuç; hayalkırıklığı

14 aralık cuma gecesi izledik

http://www.imdb.com/title/tt0462504/trivia

13 Aralık 2007 Perşembe

Superbad (2007)

*** süper de diil kötü de ***

Konusu şöyle; Seth ve Evan lise son sınıftan iki kankadır. Bir partiye hoşlandıkları kızlar tarafından davet edilirler. Arkadaşları içki almalarını sağlayacak bir sahte kimlik edinince de partiye içki götürme görevini üstlenirler ama işler çok yolunda gitmez.

Ne anladım; 40 year old virgin ve Knocked up filmlerinin yaratıcılarından fazla ara vermeden yeni bir film. Ana akım komedilerin aksine sevimli olmaya çalışmayan, dümdüz sokak ağzıyla küfürlerin sıralandığı ve çok gerçekçi karakterler ve olaylarla bezeli gençlik komedisi. Ne sevilebilir ve ilgi çekici karakterler içeren ne de çok komik olabilen sahneleriyle pek başarılı bulmadım. Bütün ergenlik sorunlarının arkaplanına iki erkek karakterin birbirlerinden ayrılma travmasını yerleştirip doğru açılımlarda bulunuyor ve bu tür filmlerin bomba kızları yerine gerçekçi karakterleri yerleştirmesi olumlu yanları. Amerikan Pastası tadında.

Aklımda kaldı; filmin içindeki ve özellikle finaldeki penis çizimleri.

Sonuç; boş değil

10 aralık pazar gecesi izledik

http://www.imdb.com/title/tt0829482/

Futurama: Bender's Big Score (2007)

*** ilovebender ***

Konusu şöyle; Planet Express kötü uzaylıların eline düşer ve Bender onların elinde çok güçlü bir silaha dönüşür.

Ne anladım; Simpsons'ın yaratıcısı Matt Groening'in bir başka animasyon dizisi olan Futurama birkaç yıl önce yayından kalkmıştı ancak bu ve önümüzdeki senelerde toplam 4 adet uzun metraj filmle hayata dönüyor. Hayranlarının yoğun çabaları ile oluşan bu projenin ilk filmi Bender's Big Score. Dizi versiyonunu çok sevdiğim halde filme pek ısınamadım. Uçuk mizahına diziyi bilmeden adapte olmak zaten mümkün değil.

Aklımda kaldı; tabiki bender.

Sonuç; diziyi sevenlere.

6 aralık perşembe izledik

http://www.imdb.com/title/tt0471711/

2 Aralık 2007 Pazar

La Môme (2007)

*** Acıların kadını ***

Konusu şöyle; Edith Piaf'ın sıradışı yaşamı. Annesi de bir sokak şarkıcısı olan Edith'de sokakta şarkı söylerken keşfedilir.

Ne anladım; film neredeyse Edith Piaf'ın tüm yaşamından kesitler sunuyor. Piaf'ı oynayan Marion Cotillard her aşamada çok iyi oynuyor, artık Edith Piaf denilince zihinde canlandırılacak figür haline gelmiş.. Geçen senenin Johnny Cash hikayesi Walk The Line'ı hatırlattı. İzlerken müziklere kapılıp geçiyor film ama ardından çok bir şey hatırda kalmıyor.

Aklımda kaldı; finaldeki "Non, je ne regrette rien". Sokakta arkadaşıyla şarkı söyledikleri sahne renkleriyle akılda kalıcı.

Sonuç; fena değil.

2 aralık pazar günü izledik

http://www.imdb.com/title/tt0450188/

The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford (2007)

**** Son zamanların en uzun isimli filmi ****

Konusu şöyle; çocukluğundan beri Jesse James'i idolleştiren Robert Ford büyüdüğünde James kardeşlerin çetesine girmeye çalışır. Ancak sonunda Jesse James'i arkasından vuran kişi olarak ünlenir.

Ne anladım; 2000 yılında Chopper'ı yapan Andrew Dominik'in ikinci filmi. Adından da anlaşılabileceği gibi Jesse James efsanesinin fon olarak kullanan, asıl olarak Robert Ford isimli silik bir karakterin yaşadığı psikolojik baskı ve dönüşümlere odaklanan filmin klasik ya da modern bir western olarak tür filmi sayılması çok zor. Bunlar sadece ana karakterin yaşadığı dönem ve kişiler olarak arka fonu oluşturuyor. Film bana Oliver Stone'un Alexander'ını hatırlattı. Brad Pitt ve özellikle Casey Affleck (o acaip sırıtması ile) çok başarılı oynuyorlar özellikle abi rolündeki Sam Rockwell de çok iyi ve yönetmen de tamamen serbest bırakmış oyuncuları. Filmin süresinden de belli. Görüntüler de şahane.

Aklımda kaldı; Robert Ford'un çeteye girmek için başta yaptığı kötü giden iş görüşmesi!

Sonuç; değişik bir deneme diyebiliriz.

2 aralık pazar günü meydan'da gittik

http://www.imdb.com/title/tt0443680/