**** Once you have eliminated the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth ****
Konusu şöyle; doğduğu gün babasını Nero'nun (Eric Bana) başını çektiği bir saldırıda kaybeden James Tiberius Kirk (Chris Pine) babasının arkadaşı yüzbaşı Pike tarafından serseriliği bırakıp pilotluk eğitimi almaya ikna edilir. Sonunda gene Nero'nun ortaya çıktığı gün Kirk, Spock'un (Zachary Quinto) komuta ettiği Enterprise'da kaçak yolcudur.
Ne anladım; TV dünyasının efsanesi J.J. Abrams sinemada da popüler kültürü beslemeye devam ediyor. Standart yapım ve senaryo ekibiyle MI den sonra bu kez de uzay yoluna el atıyor, ve bu sefer yola ilk giren olduğu için temayı alıp yepyeni bir şey yaratmaya soyunuyor. Her bir karakterin gemideki pozisyonlarına nasıl geçtiklerini teker teker görüyoruz, bunun yanında dizi ve film dünyasında pek bir derinliği olmayan bu karton tiplemelerin her birine değişik karakter özellikleri verilerek daha canlı bir mürettebat yaratılmaya çalışılmış. McCoy'un sinirli ama harbi dostluğu, Scotty'nin teknolojik dehası, Chekov'un aksanlı ingilizcesi ile çözümler üretmesi, hepsinin tıfıl hallerinde onlarla özdeşleştirdiğimiz hareketleri ilk kez yapışlarına tanık oluyoruz. Bence çok zekice bir senaryo çözümü olan zamanda yolculuğu da çok iyi kullanan senaryo ve hikayenin en başa gitmesi Star Trek dünyası ile hiç ilgisi olmayan genç izleyicileri de tanıştırma açısından ticari anlamda da başarılı. Casting de iyi, ana karakterlerin yanında özellikle Eric Bana Nero rolünde çok etkili bir ruh hastası.
Aklımda kaldı; Sabotage eşliğinde uçuruma araba süren küçük Kirk. Leonard Nimoy'un çıkması süper. Kirk'ün motorsikletle gemiye geldiği sahne Top Gun'u, buzul gezegene atıldığı sahne Empire Strikes Back'i hatırlattı, acaba bugünün klasik sahnelerini farketmeden izliyor muyuz yoksa artık yok mu öyle şeyler diye de düşündürdü.
Sonuç; iyi.
10 ekim günü projeksiyonla izledim
http://www.imdb.com/title/tt0796366/
Arama
12 Ekim 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder