Arama

25 Aralık 2009 Cuma

Paranormal Activity (2007)

** Sen uyurken **

Konusu şöyle; genç bir çift, Micah ve Katie, banliyöde yeni taşındıkları evde garip sesler duymaları üzerine gece uykuları sırasında neler olduğunu görmek için kamera düzeneği kurup gizemi çözmeye karar verirler.

Ne anladım; İsrailli yönetmen adayı Oren Peli bulduğu fikri kendi evi ve kızarkadaşını kullanarak düşük bir bütçeyle çeker ve Blair Cadısının üzerinden yeterince zaman geçtiğini düşünen sinema devleri yeni bir bomba diye piyasaya salar bu filmi. Gerçi Cloverfield ile aynı zamana denk düşen, gene olaylar bittikten sonra bulunan görüntüler sahte belgeseli temasını kullanan bu film ile bunlar bir türe dönüşmeye başlıyor, çünkü genç ve bütçesiz film yapmaya çalışan sinemacılar için uygun bir çıkış noktası. Belki de tam bu yüzden olmuş bitmiş bir şeyleri kameradan izliyorum rahatlığı ile normalde korku filmlerine mesafeli duran ben hiç sıkıntı çekmeden bitirdim filmi. Zaten türü de pek sevmem, sonunda "ee yani?" sorusu ile boşa geçen vakte yandım, iyi ki süresi kısa filmin.

Aklımda kaldı; sonunu söyleyemeyeceğim ama son karesi tek başına akılda kalıcı.

Sonuç; gereksiz

25 aralık 2009 da izledik

http://www.imdb.com/title/tt1179904/

5 Aralık 2009 Cumartesi

Marley & Me (2008)

**** Kelepir köpek ****

Konusu şöyle; muhabir olmayı isteyen John Grogan (Owen Wilson) artık bir çocuk isteyen karısı Jennifer'ı (Aniston) bir süre idare etmek için bir köpek alır. Raggae üstadından esinlenerek Marley adını verdikleri köpek evdeki herşeyi kemiren, bacaklara sürtünen, dünyanın en kötü köpeğidir ama yaşamı boyunca ailenin vazgeçilmez bir birey olur.

Ne anladım; aynı isimli gazetecinin otobiyografik öyküsünden uyarlanan bu hikaye kesinlikle yeni bir Beethoven değil. Filmin adında ve afişinde geçmesine rağmen burada özne ismin ikinci yarısı yani John. Bir çiftin çok yaramaz bir köpekle komik maceralarını vaat eden köpük bir komedi olarak başlayan hikaye ikinci yarısında John'un olmak istedikleri ile yapmak zorunda oldukları arasındaki gerilime, Jennifer'in işkadınlığı ile annelik arasındaki seçimine, bu ailenin on yıla yayılan epik öyküsüne odaklanarak izleyiciyi ters köşeye yatırıyor. Yeni bir konuşan köpek hikayesi izleme korkusuyla başlanan filmi de salya sümük bitiriyoruz. Bu arada filmin en büyük sürprizi izlerken tanıyamadığım köpek eğiticisi rolündeki Kathleen Turner.

Aklımda kaldı; gerçi kötü bitiyor ama köpek sahilinde özgürlük anları. Veda sahnesi.

Sonuç; iyiymiş.

4 aralık cuma günü izledik

http://www.imdb.com/title/tt0822832/

4 Aralık 2009 Cuma

2012 (2009)

*** When they tell you not to panic... that's when you run! ***

Konusu şöyle; Maya takviminde kıyamet gibi bir son olarak görünen 2012 yaklaşırken bu başarısız yazar/limuzin şoförü Jackson Curtis (John Cusack) olayların başlamasıyla çocuklarını kurtarmaya çalışır. Bir kaç yıl öncesinden bilim adamları olayları görmüş, devletleri uyarmış, devasa gemiler gizlice inşa edilmeye başlanmıştır ve sadece insanlığın şanslı bir azınlığı bu gemide yer alabilecektir.

Ne anladım; felaket fantezilerinden ekmek yiyen Roland Emmerich gene fırsatı kaçırmıyor ve tüm dünyayı gene perdede altüst ediyor. Kendini feda eden Amerikan başkanı başarısız bir duygusallık katma denemesi, rus zengin tiplemesi de çeşitlilik olsun diye konulmuş gibi yapaylık hissettiriyor ama rus pilot ve Woody Harrelson'un Charlie Frost'u filmin en renkli tipleri. Yarın dünya üzerinde yaşamın yok olacağını bilsek nelere değer verirdik fikrini Nuh'un gemisi ile birleştiren filmi zaten devasa patlama, yıkılma ve kaçış sahneleri haricinde bir sebeple izlemek isteyen var mıdır bilemiyorum. Ama vaad ettiklerini gayet iyi yapıyor, üstüne üstlük görünce içimizin rahatladığı Cusack başta olmak üzere oyuncular izliyoruz. Tsunamiden 10 metre uzaktaki Hintlinin sulara gömülürken hala cep telefonundan konuşabiliyor olması mantıklı mı? Bu film kafa yormak için değil ki..

Aklımda kaldı; limuzinle kaçış sahnesi. Dev geminin kapılarındaki sahne görsel hafızada rahatlıkla iz bırakabilecek büyüklükte. Yuri'nin kokpitteki uçağın burnunu kaldırma sahnesi. Frost'un meczup halleri.

Sonuç; pişman değilim

4 aralık günü izledik