Konusu şöyle; Maya takviminde kıyamet gibi bir son olarak görünen 2012 yaklaşırken bu başarısız yazar/limuzin şoförü Jackson Curtis (John Cusack) olayların başlamasıyla çocuklarını kurtarmaya çalışır. Bir kaç yıl öncesinden bilim adamları olayları görmüş, devletleri uyarmış, devasa gemiler gizlice inşa edilmeye başlanmıştır ve sadece insanlığın şanslı bir azınlığı bu gemide yer alabilecektir.
Ne anladım; felaket fantezilerinden ekmek yiyen Roland Emmerich gene fırsatı kaçırmıyor ve tüm dünyayı gene perdede altüst ediyor. Kendini feda eden Amerikan başkanı başarısız bir duygusallık katma denemesi, rus zengin tiplemesi de çeşitlilik olsun diye konulmuş gibi yapaylık hissettiriyor ama rus pilot ve Woody Harrelson'un Charlie Frost'u filmin en renkli tipleri. Yarın dünya üzerinde yaşamın yok olacağını bilsek nelere değer verirdik fikrini Nuh'un gemisi ile birleştiren filmi zaten devasa patlama, yıkılma ve kaçış sahneleri haricinde bir sebeple izlemek isteyen var mıdır bilemiyorum. Ama vaad ettiklerini gayet iyi yapıyor, üstüne üstlük görünce içimizin rahatladığı Cusack başta olmak üzere oyuncular izliyoruz. Tsunamiden 10 metre uzaktaki Hintlinin sulara gömülürken hala cep telefonundan konuşabiliyor olması mantıklı mı? Bu film kafa yormak için değil ki..
Aklımda kaldı; limuzinle kaçış sahnesi. Dev geminin kapılarındaki sahne görsel hafızada rahatlıkla iz bırakabilecek büyüklükte. Yuri'nin kokpitteki uçağın burnunu kaldırma sahnesi. Frost'un meczup halleri.
Sonuç; pişman değilim
4 aralık günü izledik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder